AİHM KARARLARINI UYGULAMA SORUNU
Alevi toplumunun bireysel ve kurumsal düzeyde uzun yıllardır sürdürmekte olduğu “HAK ve EŞİTLİK” talepleri 2005 yılından itibaren açılan üç ayrı dava iç hukuk yolları tükendikçe AİHM- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürüldü. Nihayet AİHM’inde, 2014’te Cemevlerinin ibadethane olduğuna, 2015’te Zorunlu Din Derslerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uygun hale getirilmesi gerektiğine ve 2016’da devletin inanç gruplarına karşı davranışlarında herhangi bir ayrımcılık olmaması gerektiğine dair üç önemli karar ile sonuçlandı. Bu son kararda AİHM «Büyük Daire»si, aldığı kararın içtihat niteliği taşıdığını ve bağlayıcı olduğunu, bundan sonra aynı konuda AİHM’de açılacak davalarda Daire’lerin farklı kararlar tesis edemeyeceğini belirtti. Bu kararları ve sorunları teker teker ele alalım:
1- 2014’te Cemevlerinin ibadethane olduğuna dair verilen karar
1-Mahkeme Cem evlerinin ilgili Türk yasaları ile başka ibadethanelere tanınan elektrik parası muafiyetinden yararlandırılmamasının dinsel ayrımcılık olduğuna karar verdi.
2- Bazı Cem evleri yerel mahkemelerde açtıkları davaları kazanarak, elektrik parası ödemelerinden muaf oldular. Fakat cemevlerinin her birinin bağlı olduğu bölgede dava açması gerekmektedir. Bu doğru bir uygulama değildir. Hükümet konuyu ülke genelinde kolaylaştıracak tek bir idari düzenleme yaparak uygulamalıdır.
3- Ayrıca Cami’ler gece aydınlatmaları dahil tüm enerji giderleri ile elektrik parasından muaf olduğu halde Cem evlerinde bu muafiyet sadece meydanevi için uygulanmakta, tesisin müştemilat ve genel alanları muafiyet kapsamına alınmamaktadır.
4- Her ne kadar, AIHM kararı salt elektrik bedelleri konusunda ise de, bu süreçte Cem evlerine arsa tahsis kolaylığı, vergi indirimi ve/veya muafiyeti, arazi kiralama bedelleri konusunda herhangi bir ilerleme sağlanmamıştır.
Ayrımcı politikalar süregelmektedir.
2- 2015’te Zorunlu Din Derslerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uygun hale getirilmesi gerektiğine dair verilen karar
a- Hasen ve Eylem Zengin: Müfredat değişmeli
1- 2018’de uygulanamaya başlayan en son müfredatta dinler ve inanç sistemleri konusunda tarafsız bir yapıda değildir, inançlardan bağımsız bir ahlaki prensipler bütününe uyarlanmamıştır, tarafsız ve çoğulcu bir anlayış göstermemektedir.
2- DKAB 2018 müfredatı üzerinde yapılan bir değerlendirme çalışmasında 4 ile 12. Sınıf arasında kullanılan kitaplarda Alevilik hakkında sadece 7 ve 12. Sene müfredatında bilgi olduğu görülmektedir.
3- Toplam 1782 sayfa olan kitapların toplamında Alevi sözünün geçtiği sayfa sayısı 20’dir.
4- Kitap yazarlarının Sünni din eğitimciler olduğu ve Aleviliğin geniş kabul görmüş ve uygulanan bir İslam yorumu olarak tanımlanmadığına da vurgu yapmak yararlıdır.
5- Ayrıca 2014’ten buyana DKAB müfredatına “Siyer-i Nebi” “Din Kültürü” “Kuran’ın esasları” gibi seçmeli dersler eklenmiş ancak bir çok okulda sadece tek ders hocası bulunduğu için öğrenciler o dersi zorunlu olarak seçmek zorunda bırakılmışlardır.
Müfredatta diğer dinlere karşı tarafsız olmak kuralı İslam dini eğitimi açısından göz ardı edilmektedir. 2002 Toledo Eğitim Prensiplerinin uygulanmasını yani Alevilerin kendi inançlarını kendilerinin tanımlamasını önermekte.
Müfredat AIHM kararlarına aykırı olmayı sürdürmektedir.
b- Mansur Yalçın: Yapısal sorun: İnançını açıklama zorunluluğu olmamalı
1- DKAB dersleri nüfus kâğıdında başka dinden olduğu açıkça yazılmış öğrenciler dışında zorunlu ders olmaya devam etmektedir.
2- Daha da ötesi, bu müfredattan Üniversiteye giriş sınavlarında bir çok soru olduğu için, dersten muaf olan öğrenciler üniversiteye girişte önemli bir puan kaybına uğramaktadır.
3- Bütün Alevi sorunlarını kapsayıcı bir dava Alevilere eşit vatandaşlık hakları verilmesi için açılan davadır. Devletin inanç topluluklarına karşı davranışlarında herhangi bir ayrımcılık olmaması gerekir.
Konular:
1 - Alevi din hizmetleri kamu yararına verilen bir hizmet olarak kabulü
2- Bu hizmetlerin verildiği ve Alevi ibadetlerinin yapıldığı yerler olan cemevlerinin ibadethane olarak kabulü
3- Bu hizmeti vermekte olan kişilerin özlük haklarının düzenlenmesi
4- Genel bütçeden bu konuda gerekli payın ayrılması
AİHM konular genel kapsamlı olduğu gerekcesiyle davanın Büyük Daire tarafından görülmesine karar vermişti:
a- Büyük Daire kararlarının içtihat niteliği taşıdığını ve bağlayıcı olduğunu, bundan sonra aynı konuda AİHM’de ikame edilecek davalarda Daire’lerin farklı kararlar tesis edemeyeceğini belirtti.
b- “Alevilerin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından bir inanç grubu olarak tanınmadığı, inanç özgürlüklerinin ihlal edildiği ve ayrımcılığa uğradığını” vurgulayan Büyük Daire Kararı.
Devlet Aleviliği tanımlayamaz. Ancak Aleviler kendilerini tanımlayabilir.
c- “AİHM Kararının Uygulanması İçin Aleviliğin Devlet Tarafından Ayrı Bir İnanç Olarak Tanınması Gerekir”. Bu bir vatandaş olarak Alevilerin din özgürlüğünün kabul kararıdır.
Ayrıca hükümetin “Aleviler kendi aralarında homojen bir yapıya sahip değil. Biz yapılması gerekeni zaten yapıyoruz.” savunmasının AİHM tarafından kabul edilmediğini ve mahkemenin “Alevilerin kendi aralarında bölünmüş bir topluluk olması onların dini bir topluluk olarak hakları olduğu gerçeğini değiştirmez” dediğini görülüyor..
SON DURUM
3-5.Aralık 2019'da Avrupa Konseyi bakanlar Komitesi toplantısı yapıldı ve çok önemli kararlar alındı.
- Devletin tarafsız ve ayrımcı olmaması gerektiği hatırlatılmış.
- Cem evleri ile ilgii mevzuatın karmaşıklığının azaltılması
- Din Ders eğitminin 2018 programı ile iyice karmaşıklaştığı ve olumsuz geliştiği vurgulanarak konunun bu ana paketten ayrı daha özel yönetimlerle takip edilmesine karar verilmiş.
- Alevi açılımının sonuçsuz kaldığına değinilerek AİHM kararları ve bu açılım raporlarına göre çözülmesi gereken yasal ve idari sorunların tam ve kapsamlı bir listesini içeren ve uygulamaların kesin tarihlerini gösteren bir takvim ile bir eylem planının 1 haziran 2020 de Bakanlar Komitesine teslim edilmesine karar verilmiş.
Fakat Hükümet 1 haziran2020 de Kovid-19 sebebiyle Yol haritasının hazır olmadığını yazıp ileri bir tarihe attı.
Ne gibi değişiklikler olması icap ediyor? Bir kaç misal:
- Diyanet yasasının yeniden ele alınarak bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının dini inançlarını kapsayacak şekilde yapılanması.
- Yasalarda değiğişiklikler: Diğer ibadet yerleri gibi alevi vatandaşlarının cem ve kültür evleri ibadet mekanları sayılarak, yasal statüye kavuşturulması
- Köy Kanunu’nda değişiklik:köyün ortak mülkiyeti sayılmış ve imar kanunlarında değişiklik yapılarak hazine mülkleri cemevlerine tahsisi
- İmar kanununda değişiklik: Ayrıca Belediye kanunu kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edilen alanlar
- Toplu Konut yasasında değişiklik: Toplu Konut yasasında değişiklik yapılarak, kamu mal ve hizmetlerinin cem evlerine harcanması
- Ceza kanunda değişiklikler: içki ve alkol satış yerlerinin dışına çıkarılmaları
- Elektirik, su ve gaz mevzuatında değişiklik:cemevlerinin bedelsiz yararlanması
- Emlak Vergisi Kanunu
- Gelir Vergisi Kanunu Belediye Gelirler Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu
Şimdi bize düşen görev bu karaların uygulanması için Yol Haritası belli olur olmaz Türkiye’de doğru dürüst uygulanabilmesi için Sivil Toplum Kuruluşlarını ve siyasî partileri bilgilendirmek, kamuoyu oluşturarak taleplerimizin takipcisi olmak, tespit edilen ihlallerin devlet organları ve idari makamlar tarafından durdurulması, değiştirilmesini sağlamak ; gerekirse ihlâlleri geçikmeden dolayı tazminat istemektir.